Teknolojinin Kütüphanelerin Geleceğine Etkisi

Dr. Öğr. Üyesi Ayşenur Akbulut
Kastamonu Üniversitesi
Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 

Teknolojinin gelişmesi, oturduğumuz yerden her şeyi yapabiliyor olmamız birçok açıdan hayatımızı kolaylaştırdı. Bir telefon uygulaması ile evimizin ihtiyaçları karşılanırken, yine başka bir uygulama ile oturduğumuz yerden bütün bankacılık işlemlerimizi, ödemelerimizi yapabiliyoruz. Teknolojinin ve internetin bu kadar hızlı gelişmesi bütün sektörleri etkilediği eğitimi ve bağlantılı olarak kütüphaneleri de etkilemiştir. Kütüphaneye gitmeye gerek kalmadan, kütüphane kaynaklarını tarayabilmekte hatta sunucu ayarlarını değiştirerek kütüphane ağından veritabanlarını kullanabilmekteyiz.  Tabi ki dergilerin, kitapların ve diğer kaynakların elektronik olarak yayınlanması ve elektronik ortamda erişime açılması kütüphane kullanıcıları için büyük kolaylık. Ancak bütün bu kolaylıkların yanında toplumun büyük bir kesimi “kütüphanelerin fonksiyonu kalmadı, kütüphaneler yok mu olacak?” sorularına maruz kalmaktadır. İlk bakışta sanki öyle gibi gözükse de sayılabilecek birkaç sebep kütüphanelerin asla yok olamayacağını göstermektedir.
  • Kaynak sağlayıcısı: Kütüphane kaynakları sağlamak, organize etmek ve kullanıcılara sunmakla sorumludur. Kaynak sağlamak basılı ya da elektronik kaynak fark etmeksizin kütüphanelerin sorumluluğundadır. Elektronik kitap, dergi, makale vb. bütün yayınların toplandığı ve ücretsiz bir şekilde kullanıcıların hizmetine sunulduğu bilgi merkezleridir kütüphaneler. Elektronik kaynakların sağlanması özellikle veritabanları içeriklerinde yer alan makalelerin araştırmacıların hizmetine sağlanması kütüphaneler aracılığı ile ücretsiz bir şekilde gerçekleştirilir.
  • Kitap Kokusu: kitaplarla dolu rafların arasında gezinip kitap kokusu olmadan yaşayamayan kişiler, burada bütün gününü geçirebilen kişiler için vazgeçilmez mekanlardır kütüphaneler. Sadece bunu yapmayı sevenler için değil bu kültürün kazandırılması için bile ayakta kalmalı kütüphaneler. Ekrandan okumak ile bir kitabın sayfalarını çevirerek farklı dünyalara yolculuk yapmak arasında tabi ki pek çok fark bulunmaktadır. Bir çok kişi için yazarın söylemek istediklerini kitap sayfalarındaki kelimelerin sonsuz sıcaklığını hissederek okumak, dijital ekrandan okumaktan çok daha keyif verici ve odaklanma açısından da bir çok kişi için pozitif etki yaratmaktadır.
  • Sosyalleşmenin merkezi: Genç ya da yaşlı kullanıcı grubu fark etmeksizin bütün kullanıcıların, aynı ilgi ve beğenilerini paylaştığı, aynı konuya ilgi duyan kişilerin bilgi ve fikir alışverişinde bulunmalarını sağlar kütüphaneler. Aynı kitabı okuyan kişilerin birbirleriyle buluştuğu, kitap hakkında görüşlerini paylaştığı mekanlardır. Sadece kitap okumak değil bilimsel araştırma ve geliştirme konusunda da aynı konuya ilgi duyan kişileri buluşturma gibi bir fonksiyonu bulunmaktadır.
  • Eğitim ve kültür merkezi: kütüphanelerin kuruluşlarından bu yana eğitime destek sunması en önemli misyonları arasında yer almaktadır. Buna ek olarak kültür merkezi olmaları ve bu yönde hizmet sunmaları onların vazgeçilmez olması ve asla yok olamayacağını bizlere göstermektedir. Sadece eğitime destek sunması değil sunduğu eğitim hizmetleri ile her durumda kütüphaneler hayatımızın bir parçasıdır.
  • Kabuk değiştirmesi (Hizmet çeşitliliği): Son yıllarda atölyelerin hizmete açılması gibi farklı alanlarda hizmet sunması kütüphanelerin sessizlik unsurunu terk ederek bir kültür merkezi ve üçüncü mekan olarak algılanan kurumlara dönüşmesi gerçekleşmiştir. Bu hizmet çeşitliliği onları farklı kurumlarla rekabet eder hale getirmiştir. Özellikle halk kütüphanelerinin bir kültür merkezine dönüşmesi genç yaşlı fark etmeksizin toplumun tüm yaş gruplarını bünyesinde toplamayı başararak onların burada vakit geçirmesini sağlamıştır.
  • Bellek kurumu: özellikle halk kütüphaneleri açısından bakıldığında kültürel bellek kurumu olarak varlığını sürdürmesi ve bulunduğu bölgenin kültür öğelerini bünyesinde barındırması açısından önemli bir misyonu bulunmaktadır.
Yukarıda sayılan altı madde ile kütüphanelerin neden teknoloji karşısında yok olmayacağını bizlere göstermektedir. Hem eğitim ve kültür merkezi olması hem bellek kurumu olması hem de teknolojinin gelişimine ve diğer unsurların (eğitim vb.) gelişimine paralel olarak kendini geliştirdiği için varoluşu sonsuza dek sürecektir. Kütüphaneciliğimizin benimsenmiş ilkelerinden olan Ranganathan ilkelerinin ilk maddesi aslında bize net bir şekilde bunu göstermektedir: “Kütüphane gelişen bir organizmadır”. Kütüphaneler teknoloji karşısında kendini geliştirerek günümüz çağdaş yaklaşımlarına ayak uydurmaktadır. Bu sebeple bir çok kişinin kafasını kurcalayan “zamanla yok olacak” kaygısı kesinlikle yersiz bir kaygıdır. Gelişen ve değişen kütüphanelerle 60. Kütüphane Haftası Kutlu olsun…